Dijital pazarlama ve geleneksel reklamlar potansiyel müşterileri çekmek için harika fırsatlar sunar. Ancak, müşterileri mağazaya girdikleri andan itibaren etkileyip satın almaya yönlendirmenin en etkili yöntemi elbette mağaza içi pazarlama.
Perakendeyi eğlence haline getirmek olarak ifade edebileceğimiz ‘retailtainment’, yazar ve sosyolog George Ritzer tarafından ‘müşterilerin ürünle ilgilenmesini ve satın almaya yönelmesini sağlamak için ortam, duygu, ses ve aktivite kullanımı’ olarak tanımlanan bir terim. Çünkü müşterilerin beklediği de tam olarak bu…
Mağaza içi pazarlama, bir markanın sahip olabileceği en odaklı potansiyel müşteriye pazarlama yapmasına olanak tanır. Mağaza içi pazarlama, müşteri deneyimini kontrol ederek, müşterilerin çevreleriyle nasıl etkileşime girdiklerini belirler ve sonunda mağazadaki müşterileri satın almaya yönlendirir.
Günümüzün son derece dinamik ve değişken ortamında müşteriler aynı perakende deneyimini defalarca yaşamaktan memnun olmadıkları için kimi zaman hayal kırıklığına uğrayabiliyor. Bu nedenle, markaların mevcut ya da yeni ürünleri, kampanya veya yeni koleksiyonları için mağaza içi pazarlama stratejilerinin bir parçası olarak farklı hikayeler yaratmaları ve bunu etkili bir şekilde müşterilere anlatmaları gerekiyor.
Yeni teknolojiler ile kişiselleştirilmiş müşteri deneyimi sunmak mümkün ama yeterli değil
Dünyada, özellikle pandemi ile birlikte hız kazanan dijital teknolojiler, mağaza içi pazarlama stratejilerinin önemli bir parçası olarak tüketicilere yönelik kişiselleştirilmiş çözümler geliştirilmesine katkıda bulunuyor. Bu teknoloji sayesinde tüketicilerin alışkanlıklarına ilişkin veriler toplanıp analiz edilebiliyor.
Her ne kadar mağaza içi pazarlamada artık dijital teknolojiler kullanılsa da, geleneksel müşteri ilişkilerine ihtiyaç olmadığını söylemek son derece yanıltıcı olabilir çünkü gerçek bunun tam tersi. Dijital teknolojilerdeki bu gelişmeye rağmen, alışveriş deneyimine değer katan ve markalara yönelik duygusal bağı ve sadakati artırmaya yönelten insan ilişkileridir. Bu noktada yapılması gereken çalışanların müşteri ilişkilerine katma değer yaratacak rollerine çok iyi hazırlanmalarını ve temsil edecekleri markanın ruhuna, değerlerine ve elbette mağaza içi pazarlama stratejisine uygun hareket edecek şekilde eğitilmelerini sağlamaktır.
E-ticaret mağaza içi pazarlamaya karşı mı?
Geçtiğimiz on yılda, e-ticaret ile fiziksel perakende mağazalarını karşı karşıya getiren tartışmalar yaşandı ancak, her ikisini karşı karşıya getirmek yerine entegre bir bakış açısı ve stratejinin çok daha verimli sonuçlar getireceğini değerlendirmekte fayda var. Müşterilerin, günün şartlarına göre hızla değişen ihtiyaç ve beklentilerini karşılamaya odaklanarak daha komplike, akılda kalıcı ve satın alma güdüsünü tetikleyecek deneyimler sunmak için dijital ve mağaza içi pazarlamanın bir arada yürütülmesi çok daha dikkat çekici sonuçlar yaratacaktır. Günümüzde e-ticaretin mağaza içi pazarlamaya ‘karşı’ olması söz konusu değil. Bu şekilde düşünenlerin büyük bir yanılgı içerisinde olduklarını söyleyebiliriz.